Agape danışmanlık merkezi
AnasayfaSite içi arama

Psikolojik Danışmanlık

Çocuk Danışmanlığı

Öfkeye Teslim Hırçın Babalar

 

 

Bir baba öfkeli, hırçın, her daim kızgın bir çocuğa sahip olsa ne hissederdi? Çocuğu ile iletişime geçmek ihtiyacı hissettiğinde çocuğunun öfkeli hallerinden dolayı geri çevrilseydi ne yapardı? Herhalde durup düşünürdü; Neden? Bu öykünün başladığı yer neresi? Acaba öfkesinin hedefi de kaynağı da ben miyim? diye. Yetişkin olarak bu durumla baş edebilecek donanımımız, yaşanmışlıkların rehberliği ya da bu durumla ilgili alınabilecek profesyonel yardım, bulacağımız çözüm yollarından olurdu.

 

Peki ama bir çocuk her daim kızgın, öfkeli bir baba ile karşı karşıya kaldığında ne yapar, ne yaşar?

 

Bebek dünyaya geldiğinde ortalama 6 ay annesi ile bir olarak algılar kendini; “Onun da istediği benim sadece”. 6-9 ay arasında ise annesinin başka hazları olduğunun ayırdına varma yavaş yavaş gösterir kendini, babadan zevk aldığını anlar. Anne ile olan bu harlı ilişkiden anneyi çıkarabilecek, birbirlerine mesafe alabilmelerini sağlayacak olan ise babadır. Kendini en çok 0-6 yaş arasında hissettirecek, ergenlikte de kendini hatırlatacak özdeşim arayışında en baş referanslardan biri olacak baba (Özdeşim kurmak: Onun bir vasfını almak).

 

Buraya tekrar döneceğiz ama şu öfkeli oluşun, her daim kızgın oluşun içini dolduralım biraz. Tamam. Biliyorum. Öfke yönetimi, stresle baş etme yolları, vs. bir sürü bunu içeren yazı, makale vardır okuduğunuz. Bildiğinizi de biliyorum. Ama öfkeyi, hiddetli oluşu nasıl tanımlamalı? Kişiliğinin bütününe yayılmış, hayatında karşılaştığı her yeni duruma, karşılaştığı çözüm bekleyen her çetrefilli durumda, bir beklentinin kendini gösterdiği her aktüel durumda sert, hiddetli ve hırpani duran, bu diline vuran; sadece insanda çekince değil bayağı korku uyandıran (sözlü ya da fiziksel şiddet korkusu) yoğun bir duygu durumu bahsetmeye çalıştığımız. Elimizin altında ki anahtarları kaybettiğimizde öfkelenebiliriz. Borsada kaybettiğimizde öfkelenebiliriz. Park halinde ki aracımıza çarpıp kaçtıklarında öfkelenebiliriz. Bunlar kabul edilebilir ve belki haklı öfkelerdir de. Ama kendini sakinleştirme kapasitesi ve becerisi düşük, üzülmektense öfkelenmeyi tercih eden, yumruk atmak için değilse de hayali yumrukları bertaraf etmek için gardını hiç düşürmeyen, başka duygulara yer vermeyen müebbet bir duygu durumu olarak öfke, hiddet bizim burada üzerinde durduğumuz.

 

Her çocuk özdeşim kurabileceği, duygusal olarak beslenebileceği bir anneye ve bir babaya gereksinim duyar. İki tip baba profili vardır ki bu beklentilere yanıt veremez. Birincisi silik babalar, ikincisi de öfkeli hoyrat babalar. İkisinde de çocuk babadan alması gerekenleri alamaz ve “baba açlığı” da diyebileceğimiz telafisi güç durumlar yaratır. Çocukların hayatı anlamlandırabilmesi için kendi ruhsal iç mekanlarını düzenleyebilmeleri için aynalanmaya ihtiyaçları vardır. Bunun tek karşılanabileceği adres anne değildir. Babadan gelebilecek geribildirimlerde çok belirleyici ve yol gösterici olacaktır. Bunlarla ilgili çocuklarımıza verebileceğimiz yanıtlardan çok; bizden yüz çevirmemesi, merak ve ilgi duygusunu yitirmemesi çok daha önemlidir. Ama kendisiyle özdeşim kurulmasına imkan vermeyen, diliyle, söylemiyle, duruşuyla, hiddetiyle bunu zorlaştıran bir baba çocuğun anneye daha çok yapışmasına, bir tarafının eksik kalmasına neden olacaktır.

 

İster kız olsun ister erkek her çocuğun eril ve dişil yanlarının olmasını bekleriz. Baba ile özdeşimi, babaya öykünmeyi neredeyse imkansız hale getiren bu öfkeli, hiddetli duruş söz konusu iken çocuk eril yanlarını nasıl var edebilecektir.

 

Baba kendini sakinleştirme kapasitesinden mahrumken; çocuk kaygılı, korkmuş, cevap arayan, aynalanmaya ihtiyaç duyduğu zamanlarda; kendisini babasına korunmak, kollanmak, tutulmak istediği zamanlarda nasıl açacak nasıl bırakacaktır? Belki ilerde babasının böyle oluşunu, hayata karşı öyle duruşunu anlamlandırabilecek ve bağışlayabilecektir.

 

            “Gene böyle alıngan mı olurdum

              Büyüseydim ben başka odalarda?” Hilmi Yavuz

 

Peki ya o zamana kadar ki yoksunluk, “baba açlığı” nasıl ikame edilecektir.

 

Evet, babalık annelik gibi değil, inşa edilen bir şey. Siz kendinizi duygusal olarak ulaşılmaz kılan bir duvar da inşa edebilirsiniz ya da her odası sizin rollerinizi temsil eden iyi yapılanmış güven veren sıcak bir yuva da.

 

            “Babayla bozgun her çocuk hoyrattır elbet aşklarına” Kemal Varol

 

Aşklarına hoyratlığın egemen olmaması için; bozgun, bulanık olmayan babalar yaraşır belki de çocuklara.

 

    Uğur OZULU

Psikolojik Danışman

AGAPE Danışmanlık Merkezi

 

 

 

 

 

 

          

Bu makale Çocuğum ve Ben Dergisi Mayıs / 2011 89  sayısında yayınlanmıştır.

Geri Dön
İçeriği Paylaş

Makaleler

Agape danışmanlık merkezi
mavera interaktif