Agape danışmanlık merkezi
AnasayfaSite içi arama

Psikolojik Danışmanlık

Çocuk Danışmanlığı

Disiplinle Cezalandırma Arasındaki Fark Nedir?

 

İnsan yaşamının her döneminde ve her alanında önemli bir kavram olan disiplin; toplum içindeki tavır ve hareketleri düzenleyen çeşitli kural ve beklentilerden oluşur. Bir çocuğun disiplinle karşılaşması onun toplum içinde geçerli kuralları öğrenmesini, dış dünyaya uyumunu ve sosyal yönden onaylanan tutum ve davranışları benimsemesini sağlar.

 

Çocuğun disiplin kavramıyla tanışması, yürümeye ve konuşmaya başlayarak özerkliğini ilan ettiği evreyle örtüşür. Yeni kazandığı hareket özgürlüğü içinde anne baba, ona neleri yapıp neleri yapamayacağını anlatır. Artık zaman yasakların, sınırların belirginleştiği ve çocuğa aktarıldığı zamandır.

 

Çocukların kendileri için, doğruyu yanlışı, iyi kötüyü, tehlikeli olanla olmayanı, ayırt edebilmesini sağlayan sınırları (kendisinin ve diğerlerinin) öğrenmeye ihtiyacı vardır. Bu sınırlar öncelikle anne babası, daha sonra çevresi ve okulu tarafından çizilir. İlk temel sınırlar, sınırların belirlenebilmesi için konulan kurallar, kurallara uyulması için gerekli uygulamalar aile içinde oluşturulur, okul ve çevre tarafından da katkılarlarda bulunularak sürdürülür.

 

İlk çocukluk evresini tamamlamış olan çocuk, artık toplumun bir bireyi olma yolundadır. Hızlı bir sosyalleşme süreci içinde kendisinden beklenenler ve beklenmeyenlerle ilgili birtakım kurallarla karşı kaşıya kalır.

 

 “Çocukların disiplin sorunlarının başlıca kaynağı anne babalarının onlarla ilişki kurma biçimleridir. Anne ya da baba hükmedici, denetleyici, aşırı kınamacı ve ihmalci olduğunda, çocuklar derin bir güvensizlik içine girecekler ve reddedilme duygularını sorunlu davranışlarla dışa vuracaklardır.”

 

Doğduğu günden itibaren anne babasının sonsuz sevgi ve şefkatiyle beslenen, her haliyle, her koşulda kabul gören çocuk artık sınırlarını –neleri yapıp neleri yapamayacağını- öğrenmeye hazırdır. Tersi durumda çocuk, anne babası tarafından gerçekten sevildiğini hissetmemişse konulan kuralları içselleştirmekte zorlanacak, kendisinden beklenenlere uymadığında kaybetmekten korkacağı bir şeyi olmayacaktır.

 

Çocuğun bireyselliğine saygı göstermek aynı zamanda onun için sınırları ve yasakları belirlemeyi gerektirir. Kendi sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiğini kestiremeyen çocuk, başkalarının da sınırlarının nerede başlayıp nerde bittiğini anlayamayacaktır. Dolayısıyla sınırları ve yasakları tanımayan çocuk, sık sık başka yaşam alanlarını ihlal edecektir.

 

Çocuk kendi sınırlarını çizene kadar ona sınır koymak anne babanın görevidir. Ona hayır dendikçe, engellemelerle ve kırılmalarla karşılaştıkça, çocuk gelişip büyüyebilir. Bunun koşulu ise ret ya da yasakları dile getirirken asla çocuğu küçük düşürmemek ve gülünç duruma sokmamaktır.

 

Çocukta istenilen davranışları yerleştirmek ya da istenmeyen davranışları ortadan kaldırmak için çocuğa gösterilen duygu ve tepkiler yetersiz kaldığında cezaya başvurulabilmektedir.

 

Ceza yerleşmiş kurallardan sapma karşılığında ödenen bedeldir. Zaman zaman disiplin kavramı ile bir tutulsa da aslında ceza, öz olarak disiplinden tamamen farklıdır. Ancak disiplin kavramının kapsamı içindedir.

 

Cezalandırma insanların haklarının ve gereksinimlerinin saygı gördüğü, doğrulandığı ve korunduğu güvenli ve değer veren bir ortam oluşturma süreci olarak disiplin içinde yer alan bir yöntemdir. Cezalandırma tek başına disiplin demek değildir.

 

Cezada amaç; çocuğun iç görü kazanması ve farkındalık yaşamasını sağlamak olmalıdır. Bunu sağlamanın en iyi yolu cezanın şiddetinin mümkün olduğu kadar davranışa uygun olmasıdır.

 

Cezanın bir bedel ödeme olduğu düşünüldüğünde, çocuğun davranışı ile ilgili olarak kayda değer bir bedel ödemesi gerekir ki böylece çocuk davranışı üzerinde düşünme şansı yakalayabilsin. Diğer yandan cezanın bedeli çocuğa çok ağır ödetildiğinde, çocuk neyin bedelini ödediğinden uzaklaşır ve onda sadece cezanın kötü duygusu kalır. Sonuç olarak ceza amacına ulaşmamış olur.

 

Çocukların yaşamlarında yer alan yetişkinler saldırgan, hükmedici, alaycı ve de küçümseyici kontrol yöntemlerini işler kıldıklarında kontrol etmeye uğraştıkları çocuklarınkine benzer bakımlardan “ istismarcı” olmaktadırlar. Bu yöntemler yalnızca daha fazla disiplinsiz davranış üretir ve bu noktada bir kısır döngü yaratılabilir.

 

“Anne babaların ve öğretmenlerin sorumluluğu çocukları kontrol etmek değil, onların kendilerini kontrol etmelerine yardımcı olmaktır. Herhangi bir davranışın başarılı bir biçimde öğretilmesi “söylediğinizi yapmalısınız” ilkesine dayanır. Anne baba ve öğretmenler çocuklar karşısında sürekli kontrollerini kaybederken, onlardan kendilerini kontrol etmelerini talep edemezler. Ayrıca “tavırlar her zaman sözcüklerden yüksek sesle konuşur.” Ve çocuklar yetişkinlerin hareketlerini taklit etme eğilimindedirler.”

 

“Okullarda ve evlerde yetişkinler ve çocuklar için etkili disiplin sisteminin temelinde kendini kontrol etmeyi öğretmek yatar.”

 

 

 

Ayşen EVLİÇOĞLU ŞİMŞEK

Psikolog

AGAPE  Danışmanlık Merkezi

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu malake Çocuğum ve Ben Dergisi Haziran / 2011 sayısında yayınlanmıştır.

Geri Dön
İçeriği Paylaş

Makaleler

Agape danışmanlık merkezi
mavera interaktif