Çocuk sahibi olmak neredeyse her zaman heyecanla karşılanır. Çevredeki büyükler başta olmak üzere akrabalar, arkadaşlar bebeğin gelişini merakla ve mutlulukla beklemeye başlarlar. Bebeğin doğumu beklenirken evliliğin güçleneceği, “mutlu bir aile” olunacağı ve nihayet “evliliğin meyvasını” verdiği düşünülür çoğu zaman…
Buna rağmen aileye bir bebeğin katılımı, ilk çocuk olsun olmasın, aile sistemindeki dengelerde de değişim talep eder. Her değişim ve yeniden düzenleme sürecinde olduğu gibi, bu değişim de aile içinde sancılı dönemlere yol açabilir.
Yapılan araştırmalar bebeğin doğumunu takip eden ilk iki yıl içinde evliliklerde bozulmalar yaşanabileceğini, anne-babanın kendi aileleri ve eşlerinin aileleri ile sorunlar oluşabileceğini, ekonomik zorluklar ve bunu takip eden stresli dönemler olabileceğini, anne-babaların yeni rollerine uyum sağlarken çeşitli ruhsal sıkıntılar yaşayabileceklerini göstermektedir. Bununla birlikte, bu iki yıl içinde evliliklerin doğumdan önceki hallerine dönmesi ve karı-koca, kadın-erkek, anne-baba rolleri arasında denge kurulması çok önemlidir. Aksi durumlarda, çocuğun, anne-babanın, ve ailenin ruhsal yaşantısında sorunlar yaşanabildiği ve boşanma riskinin artabileceği gözlenmektedir.